İlk yazıda Pembe Domatesle nasıl tanıştığımı ve direnen pembemin hikayesini anlatmıştım.
Bu yazı ise Datça'da bulduğum Pembe Domatesin tohumlarını nasıl alamadığımın hikayesi.
Kitabından okuyup PDA'nın dosyalarınıda inceledikten sonra allame i cihan olmuştum. Her türlü domates benden sorulur , bilmediğim bir şey varsa zaten öyle bir şey yoktur diye geziniyordum. Ne de olsa daha İstanbuldaki Pembelerin ne olduğunu bilmiyordum. Evin önündeki Pembe fidesi yanındaki biberle beraber memnun , mesut gelişiyordu.
Pazarda Pembeyi görünce birden Datça Pembesinden tohum alabilir miyim - tabiiki alabilirim - fikri parlak bir fikir gibi geldi. Derhal 1 Kg Pembe alınarak fikir pratiğe geçirildi.
Monly'nin Kuralı : Mantık yanlış sonuca özgüveninizi yitirmeden sistematik bir biçimde ulaşma yöntemidir
Ne yazmışlardı ; İçini oyun çekirdekli kısmını kevgirden geçirin , yıkayın , tülbent üzerinde güneş almayan bir yerde kurutun. Kolay ama bir usta olarak yorum getirmek gerek. Antep de domatesi nasıl kurutuyorlardı ?? Hımm güneşe tüm domatesi bırakarak kurutuyorlardı acaba fazla uğraşmadan bunları dilimlesem ve güneşe koysam kururlar mı ? Hem kuruyunca çekirdekleri ovalayarak almak daha kolay. Deneyelim...
Murphy kanunu : Eğer bir şeyin kötüye gitme ihtimali varsa mutlaka kötüye gider
Balkona konulan dilimler güneşte kavrulmaya başladı. Ama hesap edilmeyen evin önündeki çam ağacını mesken tutmuş bir çift üveyik - bu pembe macerasında hesap edilmedik ne varsa hepsi oldu. - başbaşa romantik bir akşam yemeği için ziyarete gelince bizim pembe ara sıcak ve ana yemek olarak servis edildi. Sabah bulaşıkları bana kaldı. İyimser olarak bakılırsa ön bahçede pembe tohumları vardı ve doğa izin verirse önümüzdeki sene çıkarlardı.
Güneşe direkt olarak koymanın iyi bir fikir olmadığı ortaya çıkınca etrafı kirletmeden - malum yazlık şartları - çekirdekli kısımı çıkarıp süzgeçden geçirip gölgede kurutmak - iyi de evin içi olmaz eşim beni keser - fikri ile önce devamlı gölge bir yer aramaya başladım. Devamlı olmasada çoğu zaman gölge arka balkonun köşesini gözüme kestirdim. Lavaboyu kirletmeden bütün işlemleri yaptıktan sonra eyvah tülbent nerede.. Tülbent tabiiki yoktu ama çareler tükenmez, iyice suyunu süzdükten sonra çoook uzun bir tuvalet kağıdı üzerine kalanları döküp gölgeye koydum.
Hesaplanamayan bu sefer Teri'ydi. Kedimiz Dumandan kaçarken yaş tuvalet kağıdına basınca ayağına yapışmış uçurtma gibi arka taraftaki okaliptüslerin arasına gitmişti.
Arka bahçeye de Pembe tohumları ekmeyi başarmıştım.
Tüm işlemleri yeniden yaparken bir ara eşimin bana biraz endişeli olarak baktığını farkettim. Ne de olsa üç gündür devamlı elim kolum domatese batmış vaziyette dolaşıyordum. Tahminen dönünce beni Mazhar Osman'lıkların yanına nasıl gönderebileceğini düşünüyordu.
Yıkadığım çekirdekleri tekrar tuvalet kağıdı üzerine aldıktan sonra ön bahçeye masayı çıkarıp üzerine koydum. Koruyucu önlem ise kahvaltı setinin şeffaf kapağını üzerine kapatmaktı. Artık ne kedim ne Teri ne de romantik üveyik çift zarar veremezdi.
Murphy yasası : Her çözüm beraberinde yeni sorunlar getirir.
Tohumlara dışardan zarar gelmesini engellemiştim ama hesaplanmayan bir şey vardı. Rutubet içerden dışarı çıkamıyordu. Akşama kadar tüm gün güneşi alan kapak ufak çapta yağmur ormanı olmuştu. Çekinerek kapağı kaldırdım Gelmiş geçmiş en hızlı çimlendirmeyi başarmıştım. Tüm çekirdeklerin üzeri yeşil bir tabakayla kaplıydı. Mantar çimlendirmiştim.
Mağlubiyeti kabul edemezdim. Yeni bir deneme için tekrar başladım. Bu sefer çam ve okaliptüslerin arasındaki araba parkına koyacaktım. Tatile gelenler arabalarını bırakır ve dönene kadar nadiren hareket ettirirlerdi. Üstelik ben kendi arabamın üzerine koyacaktım.
Murphy'ni bitmeyen yasalarından biri : iyi bir yanlis yapmanin her zaman bir yolu vardir…
Arabanın üzerine tuvalet kağıdı ile birlikte konulan tohumlar sıcağında etkisiyle hızla kurumaya başladılar. Başlarında beklemenin anlamı yoktu eve döndüm ve unuttum.
Akşam aklım başıma geldi, benim yaşımda birisi için epeyce hızlı bir şekilde otoparka gittim. Evet oradaydılar , kurumuşlardı hatta fazlaca kuruyup kahverengi olmuşlardı . Terminolojide bunun bir aşama ilerisine odun kömürü deniyordu.
Kısacası vazgeçmedim ve pazardaki köylüye - umarım sözünü tutar - tohum siparişi verdim.
Bunlarda Datçalı Pembeler
Alınacak ders: Moralinizi asla bozmayın mutlaka bir çözüm yolu vardır.
Pembe düşünün pembeyle kalın
.
5 yorum:
Sabah sabah güldürdünüz bizi yine sağolun! :))
Bu arada kasa kasa Datça pembelerinin çekirdekleri için şuraya bir not düştük:
http://pembedomates.blogspot.com/2007/09/bir-ekirdek-kurutma-biimi.html
Sevgiyle kalın...
Bu sayfalarda okuduğum en keyifli pembe hikayesi! Elinize, klavyenize sağlık. Çabanız takdire şayan! Dikkatimi çeken bir diğer husus ise pembe domates ile bu kadar uğraşanların Datça ile bir bağlantısı olmaları. Bkz: Ben...
Hoş kalın!
çok güzeldi yazınız keyifle okudum.dilinize sağlık.
Yazınız çok keyifli idi.. Sabah sabah çok güzel bir şekilde güldürdünüz inanın.. Elinize emeğinize ve klavyenize sağlık..
pembe domatesin tee datça yolculuğunun bir parçası olarak evinizdeki yeni oluşacak tarla için iyi şanslar:)))) (ama tohumlar oluşurken uzak durun sağlığınız için..çok kötü kokuooo)
Yorum Gönder