Binbir özenle baktığım, gözümden sakındığım pembelerim soldular, kurudular gittiler. Bu sene yine Sevgili Tansuğ hn dan tohum aldim çimlendirme yaptim, iki yapracık çıkardılar ama bir türlü sap, dal, fide olamadılar öyle heba oldu gittiler. Ben beceremedim dedim, yerim dar dedim, güneş yok bu balkonda dedim, acemiliğime geldi dedim. Hadi peki, sonra gittim olmuş bitmiş fideler aldım 8 taneydiler. 5 tanesini ben, 3 tanesini de Sapancada evi olan arkadaşım dikti. Geçen seneden kalan peynir, zeytinyağı tenekelerine, yine Nişantaşında bir evin arka balkonuna serildiler. Suyunu, toprağını, gübresini, tutunma çubuklarını, özenle konuşmayı, hal hatır sormayı, dua etmeyi, herşeyi yaptım sanki. Önceleri bazıları çiçek açtı, hah dedim yırttık artık, ama yine olmadılar, olamadılar, birer birer kurudular, sıcak kuruttu onları. Acaba o zaman onları korumasını mı bilemedim ne diyeyim.
Şimdi kaldı elimde bir tane fide, bunun da ilk açan üst dalları kurudu, alttan yeni sürgünler gelmiş, şimdi onlar tutunmaya çalışıyor. Diğer Pembecilerinkiler çiçek açtı, meyva verdi bile, bizimki hala tutunacak da çiçek verecek. İnşallah demekten başka çarem yok. Geçen sene de enn arkadan ben gitmiştim, kasım sonu aralıkda erik kadar domates olmuştu, bu sefer de güneş yetmedi, büyüyüp kızarmasına. Bu sene inşallah bunun mürvetini görürüm.
Belki de buradan taşınınca yeni evimin balkonunda daha iyi olurlar, herşey kısmet diyorum.
Bugün sevgili Metin Varol aradı, yarın inşallah ondan gidip yetiştirdiği pembelerden örnek alacağım, gelecek seneye kendi tohumumu kendim saklayım diye. Ne güzel hiç olmazsa bunları yaşıyorum diyorum. Devam edeceğim.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder