19 Ağustos 2007 Pazar

Heybeliada (Devam)

Tabiat ananın düzenlemeleri fotolarda net bir şekilde görülüyor.

Heybeliada (Devamı)

Bir kaç gün önce burada Heybeliada'daki Pembe Domates serüvenimin nasıl başladığını anlatmıştım. İşte son ürünlerden bereketli bir pembe domates fidesinin fotoğrafı. Bir kök üzerinde 8 domates büyümeye devam ediyor.


Bunu niye yazdım? Fotoğrafı niye gösteriyorum?
a. Kıskandırmak için!
b. Hava atmak için!
c. Şu yalan-sanal dünyada kendime bir yer edinmek için vs.

Yanıt tabii ki hiç biri.

Böyle verimli bir pembe domates, benim küçük bahçemde nadir görülen bir sahne. Zaten bir süre sonrada domateslerden bir kaç tanesi hastalandı (Bkz: bir önceki yazı - %50 kuralı).

Hastalık neden oluyor bilmiyorum ama tabiat ana sanırım kendi içinde bir düzenleme yapıyor diye umuyorum...

15 Ağustos 2007 Çarşamba

HEYBELİADA

Bütün derdim şehir hayatına bu kadar teslim olmayabileceğimi ispat etmek ve ilerde ailemle birlikte yaşamayı planladığım Datça’da Datçalıların “ipek” dedikleri pembe domates ile badem yetiştirmenin tarımsal provasını yapmaktı. Hareketli rum müzikleri eşliğinde Ovabükü manzaralı evin bahçesinde yetiştirdiğim domateslerden oluşan bir kahvaltı için biraz deneyime ihtiyacım vardı açıkçası. Bu maksatla bir çok hevesli ama az bilgili amatör gibi Eminönü’nde Mısır çarşısının girişindeki tohumculardan domates, salatalık ve biber tohumları aldım. Ancak bunlar hakkında ayrıntılı bilgi verip (GDO) vazgeçmemi sağlayanda Esat Abi (Hoşgönül) oldu. Pembe domates serüveni ile tanışmamda yine Esat Abi’nin vasıtası ile oldu. 11 Şubat 2007’de Armada otelindeki toplantıda Hatay – Serinyol Beldesinden Yüksel Atar kaynaklı Heirloom” (“Evladiyelik”) Pembe Domates Tohumu alıp evde çimlendirmeye başlamamla yolculuk başladı.
Yaklaşık 40-50 tohumdan oluşan ilk fideler bugüne kadar çeşitli aşamalardan geçtikten sonra bahçemde yetişen ilk ürünleri geçenlerde yemeyi başardım... Darısı tüm arkadaşların başına... Deneyimlerim ve yorumlarımı bu sütunlarda görsel malzemeleri ile birlikte sizlerle paylaşmak istedim...

1. Pembe domates yetiştirmede % 50 kuralı olması gerekiyor :). Bunu şu şekilde açabilirim. Ektiğim tohumların yaklaşık %50’si fide olabildi,
2. Çıkan fidelerin şaşırtma, sulama, fazla sulama vs. uygulamaları nedeniyle %50’si sağlıklı bir şekilde toprakla buluşabildi.
3. Toprağa dikilen fidelerin rüzgar, kuş, kedi, çocuklar gibi nedenlerle yine yarıya yakını tutmadı.
4. Tutan fidelerin verdiği çiçeklerin yarısından fazlası kurudu gitti. Olan domates meyvelerinin yarısı herhangi bir tarım ilacı kullanılmadığı için ya da mevsim şartlarından hastalandı gitti.
Tüm bu olumsuzluklardan sonra 11 domates fidesinin yanısıra elimde kalanlar ise;

- “Gerçek” domates yemek (eskilerin dediği gibi) gayet meşakkatli işmiş. Yan bahçelerdeki Antalya tipi fidelerden elde edilen domatesler oldukça kolay ve çabasız ürün veriyor. Ancak yinede bizim pembeler kadar heybetli değil.
- Doğa, eğer emek harcarsanız sizi hayatta aç bırakmazmış.
- Eğer domatesler ile yeterince ilgileniyorsanız sağlıklı oluyorlar, böcek vs. pek bulaşmıyor.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar... Daha sonra tekrar yazacağım.

8 Ağustos 2007 Çarşamba

Sapanca

Unuttum yazmayı, Sapancadakiler, buradakilerden daha sıhhatliler, çiçek vermişler, arkadaşım devamlı orada oturup benim kadar özenle bakamıyor ama inşallah onlar meyvaya daha yakın gibiler, onu da takip ediyorum, resimlerini çekip buraya koyacağım.

Soldular

Binbir özenle baktığım, gözümden sakındığım pembelerim soldular, kurudular gittiler. Bu sene yine Sevgili Tansuğ hn dan tohum aldim çimlendirme yaptim, iki yapracık çıkardılar ama bir türlü sap, dal, fide olamadılar öyle heba oldu gittiler. Ben beceremedim dedim, yerim dar dedim, güneş yok bu balkonda dedim, acemiliğime geldi dedim. Hadi peki, sonra gittim olmuş bitmiş fideler aldım 8 taneydiler. 5 tanesini ben, 3 tanesini de Sapancada evi olan arkadaşım dikti. Geçen seneden kalan peynir, zeytinyağı tenekelerine, yine Nişantaşında bir evin arka balkonuna serildiler. Suyunu, toprağını, gübresini, tutunma çubuklarını, özenle konuşmayı, hal hatır sormayı, dua etmeyi, herşeyi yaptım sanki. Önceleri bazıları çiçek açtı, hah dedim yırttık artık, ama yine olmadılar, olamadılar, birer birer kurudular, sıcak kuruttu onları. Acaba o zaman onları korumasını mı bilemedim ne diyeyim.

Şimdi kaldı elimde bir tane fide, bunun da ilk açan üst dalları kurudu, alttan yeni sürgünler gelmiş, şimdi onlar tutunmaya çalışıyor. Diğer Pembecilerinkiler çiçek açtı, meyva verdi bile, bizimki hala tutunacak da çiçek verecek. İnşallah demekten başka çarem yok. Geçen sene de enn arkadan ben gitmiştim, kasım sonu aralıkda erik kadar domates olmuştu, bu sefer de güneş yetmedi, büyüyüp kızarmasına. Bu sene inşallah bunun mürvetini görürüm.

Belki de buradan taşınınca yeni evimin balkonunda daha iyi olurlar, herşey kısmet diyorum.

Bugün sevgili Metin Varol aradı, yarın inşallah ondan gidip yetiştirdiği pembelerden örnek alacağım, gelecek seneye kendi tohumumu kendim saklayım diye. Ne güzel hiç olmazsa bunları yaşıyorum diyorum. Devam edeceğim.....








7 Ağustos 2007 Salı

PDA-BOZCAADA


Sevgili Avniye, geçen sene bana getirdiğin tohumlardan yetiştirdiğim pembe domateslerin resimleri ekte.
Sevgiler,
Bülent Akgezer





Bozcaada'dan Bülent Akgezer'in pembeleri! (Kaynak Hafize Baliç, 2006 Çerkesköy tohumları)

pembeleşen pembeler :)




Merhabalar!

Blog'da benim gibi pembelerinin mürüvvetini görmüş! ziraatçiler gördüğüme çok sevindim.
Birkaç ay önce boy atmış ancak yeşil haldeki resimlerini gönderdiğim pembelerim, artık "pembe" ve yenilebilir (çok da lezzetli) :)

Birkaç görüntüyü sizlerle de paylaşmak istedim.

Sevgiler,


Ceylin

2 Ağustos 2007 Perşembe

PDA-ŞİLE'den: TÜM PEMBELER ve DİĞERLERİ!

KONYARLAR_2007_I
Hümeyra ve Rasim Konyar'ın İstanbul, Şile'deki bahçelerinde yetiştirdiği doğal pembeler ve tohumları "ithal" diğer organikler! (Bu albümde Selim Güleç'in Hatay'daki iki kaynaktan yolladığı "evladiyelik" pembe tohumlarının meyvalarını da ilk kez görüyoruz...)

PDA-ANKARA, Şükran GÜNAY PEMBELERİ


...Benim pembeler de olgunlaştılar.. bahçeye diktiklerim
maalesef olmadı ama üç tanesini saksıya dikmiştim onlar
olgunlaştı.. Tadları cok güzel kokuları da muhteşem yemeye kıyamıyorum
iki üç gün seyredeyorum sonra üstüne biraz zyağı biraz kekik atıp
sindire sindire yiyoruz bizi bu güzellikle tanıştırdığınız için
teşekkürler ...çekirdeklerini alıp kuruttum seneye dikmek için... başka
bir formül var mıydı acaba diye de merak etmedim değil sevgiyle kalın!

Ankara'dan Şükran Günay