31 Aralık 2007 Pazartesi

YENİ YILA PEMBE MUCİZELERİ İLE GİRİYORUZ: 31 ARALIK 2007 MEYVALARI

Sevgili Dostlar,

Üyemiz Sayın Eşfak Tüzün geçenlerde (24 Aralık 2007) kendisinin 2007 pembe serüveni hakkında şöyle yazmıştı:

"...3 tane fide üretmeyi başardim. Bunların iki tanesini saksıya, bir tanesini de annemlerin Silivri'de haftasonları gittikleri yazlık evin bahçesine ektik. Tahmin edeceğiniz gibi en güzel, bahçeye ektiğimiz gelişti. Saksıdakilerin zaten bir tanesi Ağustos, digeri Eylül ayında oldüler. Bahcedeki çiçek verdi, fakat meyve yapmadı bir türlü. Tam ümidi kesmişken bir Cuma akşamı annemler gittiklerinde iki minik meyve gördüler (herhalde Eylül ayiydi). Sabah daha dikkatli baktıklarında ise, her ikisinde de koca birer delik oldugunu farketmişler.
Daha sonra bitki yaşamaya devam etti, üst tarafi kururken, alttan yeni sürgünler çıkarttı. Hatta üst tarafını komple kestiler. Derken 3 hafta once tekrar çiçek verdi. İki hafta önce de söküp saksıya aldik. Simdi annemlerde, kapalı balkonda yaşamaya devam ediyor. Keyfi yerinde gözüküyormuş, fakat meyve yok.
Durum boyle. Bir mucize olur da, bu saatten sonra meyve almayı başarırsak, resimleri ile birlikte bir vaka olarak gruba yayınlarım. "


Biz de bunun üzerine artık tekrar "balkon pembesi"ne dönüşen bu canlı, 31 Aralık'a kadar meyva verirse resim yollamasını, onu hatta o resmi "PDA 2008 Yeni Yıl Kartı" yapmayı önerdik!
Beklenen haber ve resim bugün geldi. Eşfak Bey, fındık büyüklüğünde olan meyvaların "kızarma ihtimali de var mı? diyor. Resim de işte yukarda! Onun yayınlamasını bekleyemedik, buraya koyduk hemen. Hatta şuraya da:








Ne dersiniz?
Şurada sakin sakin sokağı seyrederken 2007'nin şu son gününde bu mucizeyi gerçekleştiren bu pembe sizce de "Yılın Pembesi" değil mi? Bunu başaran kızarmayı, daha doğrusu "pembeleşmeyi" de başarır mı başarmaz mı?


Bundan iki gün önce de Sevgili Feride Dramalı Yılmaztürk, şu mesajı gönderdi:


"Nasılsınız...
Size tekrar merhaba demek çok güzel. Bilmem beni hatırlar mısınız. Daha önce Aydın'daydım. Görevim sebebiyle Gümüşhane'ye döndüm. Domateslerimi arkamda bırakarak. Aslına bakarsanız onları pek cansız ve hastalıklı bırakmıştım arkamda, pek ümidim yoktu. Ama annemler eve döndüklerinde domateslerimin çok güzel döktüklerini söyleyince hemen arkadaşımı aradım. (Ona da müteşekkirim, arkadaşım Yüksel'e) Fotoğraflarını çekip bana göndermesini rica ettim ve hemen-bugün- çekip yollamış sağolsun. Ben de aynı heycanla size yolluyorum fotoğraflarını. Şunlara bakar mısınız nekadar şirinler, bu soğuğa rağmen kızarmaya çalışıyorlar... Bu fotoğrafları benim adıma sitenizde yayınlarsanız çok sevinirim...."
-Bir seferde hepsini yukleyemediğimiz için en çok şey anlatan karesi ile- işte Aydın pembeleri!

Haydi diyelim Aydın'da iklim nisbeten daha sıcak. Ya buz gibi Ankara'ya ne demeli?
PDA Ankara'dan Sevgili Nevsun Ergüleç'in; 9 Aralık 2007'de çekip yolladığı ve küçük boyda da kalmış olsalar; "kızarmaya başlamış" pembelerinin haberini verdikten sonra;

"Buradan da özellikle balkon yetiştiriciliğinde benim bulgulayabildiğim:
1- Nemin çok önemli bir etken olduğu,.
2- Çok sıcaklarda, bitkilerin değilse bile saksıların güneşten korunmaları gerektiği,
3- Sulama konusunda kendimizi ve bitkilerimizi rahat bırakmamız gerektiği (ki ben dahil çoğumuz, pembelerimizi aşırı sulamadan kaybettik)"
gibi sonuçlar oldu. Deneme ve yanılma yöntemi bana bu kadarını öğretti şükür! Şimdi sabırsızlıkla beklediğim 2008 baharında daha dikkatli bir balkon yetiştiricisi olurum artık.
Sevgiler herkese."
dediği gibi

Pembe Domates Ağı'nın tüm üyelerine küresel ısınmanın yavaşladığı, mutlu ve verimli bir 2008 dileği,
Ve sevgi
Ve saygıyla.

Tansuğlar

Hiç yorum yok: