27 Eylül 2007 Perşembe

Bir pembe serüveni de benden...



Sevgili Dostlar,

Mayıs ayında Şadan arkadaşımdan aldığım tohumlarla başladığımız pembe domates serüvenimiz bu seferlik noktalandı...

Kavuran sıcaklar, su tüketimi duyarlılığı, saksı mı, toprak mı, saksının çapı küçük geldi, fide azaltalım.. kaygılarıyla yolculuğu sürdürdük ve soframıza buyur ettik pembelerimizi...

Şimdi Datça'da, kendini belli eden güzle birlikte kendi pembelerimizden çok uzakta ama pembe bolluğuyla haşır neşiriz...

Hepinize selam ve sevgiler

Ayşe Sazak

23 Eylül 2007 Pazar

pembelerde ki gelişme

Sevgili PD. Dostları,


Bitkilerinizle çok içli dışlıysanız bir yerden sonra çocuğunuz gibi oluyor. Her türlü gelişmesini herkese göstermek istiyorsunuz. ( Hadi amcana göster çiçeğini bakayım )

Geçen sene katılamadığım etkinliğe bu sene katılıp iklim nedeniyle bir sürü kötü sonuç görünce - bozulan morallere, kırılan heveslere - biraz da dervişçe, doğanın mizah anlayışı biraz göz çıkartır diye yaklaşalım diyorum.

İlk yazıda balkonda direnen pembe ile ilgili yazmıştım. İşte o pembeyi tatil olmasından faydalanıp biraz daha bakıma aldım. Ne gariptir ki hala üzerinde hem çiçek hem meyva var.

En kötü ihtimalle bu sene kurulacak turşu için domatesler hazır gibi görünüyor. Tabii reklamlarda okula gidesim var diyen hanım gibi birisi yiyesim geldi deyip hepsini haklamazsa.

Evdeki kedim bile tüm saksıları imzalarken direnişe saygısından onu boş geçiyor. Burada elliden fazla saksı olmasının etkisi var mı bilemiyorum. En son Venüs bitkisine burnunu sokup sonuçtan pek hoşnut kalmamıştı.

İklim şartları normale döndü gibi görünüyor. Nereden anladın derseniz küstüm otu çiçek açtı.
Kendileri ufak çapta meteoroloji istasyonu gibidirler. Tüm yaz boyunca yapraklarını hep kapatıp Kyoto protokolünü imzalamayanları protesto eylemi yapmıştı. Gerçi Kyoto da üzerinde konuşulması gereken bir konu ya neyse.

Merak ettiğim acaba bu mevsimde tohum filizlendirip sera şartlarında yetiştirilebilir mi ya da böyle bir deneme yapan var mı ?

Aşağıda son üç gündeki gelişmeyi gösteren fotoğraflar var. İki tane olan meyva sayısı onbeşe çıktı. Alt sürgünde ve en üst sürgünde on cıvarında çiçek var. Gerçi onlardan umutsuzum ama yinede bakımlarını yapıp gelişmelerini takip edeceğim.

Bu altan gelen sürgün üzerindeki çiçekler gözüküyor

Üst dallar hızla meyvaya duruyor. Desteğin hizasında üstte çiçekler.

Tamamının görünüşü yana doğru ayrılan dal üzerinde pembeler sanırım ona da destek gerekecek
Pembe düşünün pembeyle kalın....
Sevgilerle...

21 Eylül 2007 Cuma

pembelerde tohum alma sorunu

Sevgili Pembe Domates Dostları,


İlk yazıda Pembe Domatesle nasıl tanıştığımı ve direnen pembemin hikayesini anlatmıştım.

Bu yazı ise Datça'da bulduğum Pembe Domatesin tohumlarını nasıl alamadığımın hikayesi.

Kitabından okuyup PDA'nın dosyalarınıda inceledikten sonra allame i cihan olmuştum. Her türlü domates benden sorulur , bilmediğim bir şey varsa zaten öyle bir şey yoktur diye geziniyordum. Ne de olsa daha İstanbuldaki Pembelerin ne olduğunu bilmiyordum. Evin önündeki Pembe fidesi yanındaki biberle beraber memnun , mesut gelişiyordu.

Pazarda Pembeyi görünce birden Datça Pembesinden tohum alabilir miyim - tabiiki alabilirim - fikri parlak bir fikir gibi geldi. Derhal 1 Kg Pembe alınarak fikir pratiğe geçirildi.

Monly'nin Kuralı : Mantık yanlış sonuca özgüveninizi yitirmeden sistematik bir biçimde ulaşma yöntemidir

Ne yazmışlardı ; İçini oyun çekirdekli kısmını kevgirden geçirin , yıkayın , tülbent üzerinde güneş almayan bir yerde kurutun. Kolay ama bir usta olarak yorum getirmek gerek. Antep de domatesi nasıl kurutuyorlardı ?? Hımm güneşe tüm domatesi bırakarak kurutuyorlardı acaba fazla uğraşmadan bunları dilimlesem ve güneşe koysam kururlar mı ? Hem kuruyunca çekirdekleri ovalayarak almak daha kolay. Deneyelim...

Murphy kanunu : Eğer bir şeyin kötüye gitme ihtimali varsa mutlaka kötüye gider

Balkona konulan dilimler güneşte kavrulmaya başladı. Ama hesap edilmeyen evin önündeki çam ağacını mesken tutmuş bir çift üveyik - bu pembe macerasında hesap edilmedik ne varsa hepsi oldu. - başbaşa romantik bir akşam yemeği için ziyarete gelince bizim pembe ara sıcak ve ana yemek olarak servis edildi. Sabah bulaşıkları bana kaldı. İyimser olarak bakılırsa ön bahçede pembe tohumları vardı ve doğa izin verirse önümüzdeki sene çıkarlardı.

Güneşe direkt olarak koymanın iyi bir fikir olmadığı ortaya çıkınca etrafı kirletmeden - malum yazlık şartları - çekirdekli kısımı çıkarıp süzgeçden geçirip gölgede kurutmak - iyi de evin içi olmaz eşim beni keser - fikri ile önce devamlı gölge bir yer aramaya başladım. Devamlı olmasada çoğu zaman gölge arka balkonun köşesini gözüme kestirdim. Lavaboyu kirletmeden bütün işlemleri yaptıktan sonra eyvah tülbent nerede.. Tülbent tabiiki yoktu ama çareler tükenmez, iyice suyunu süzdükten sonra çoook uzun bir tuvalet kağıdı üzerine kalanları döküp gölgeye koydum.

Hesaplanamayan bu sefer Teri'ydi. Kedimiz Dumandan kaçarken yaş tuvalet kağıdına basınca ayağına yapışmış uçurtma gibi arka taraftaki okaliptüslerin arasına gitmişti.
Arka bahçeye de Pembe tohumları ekmeyi başarmıştım.

Tüm işlemleri yeniden yaparken bir ara eşimin bana biraz endişeli olarak baktığını farkettim. Ne de olsa üç gündür devamlı elim kolum domatese batmış vaziyette dolaşıyordum. Tahminen dönünce beni Mazhar Osman'lıkların yanına nasıl gönderebileceğini düşünüyordu.

Yıkadığım çekirdekleri tekrar tuvalet kağıdı üzerine aldıktan sonra ön bahçeye masayı çıkarıp üzerine koydum. Koruyucu önlem ise kahvaltı setinin şeffaf kapağını üzerine kapatmaktı. Artık ne kedim ne Teri ne de romantik üveyik çift zarar veremezdi.

Murphy yasası : Her çözüm beraberinde yeni sorunlar getirir.

Tohumlara dışardan zarar gelmesini engellemiştim ama hesaplanmayan bir şey vardı. Rutubet içerden dışarı çıkamıyordu. Akşama kadar tüm gün güneşi alan kapak ufak çapta yağmur ormanı olmuştu. Çekinerek kapağı kaldırdım Gelmiş geçmiş en hızlı çimlendirmeyi başarmıştım. Tüm çekirdeklerin üzeri yeşil bir tabakayla kaplıydı. Mantar çimlendirmiştim.

Mağlubiyeti kabul edemezdim. Yeni bir deneme için tekrar başladım. Bu sefer çam ve okaliptüslerin arasındaki araba parkına koyacaktım. Tatile gelenler arabalarını bırakır ve dönene kadar nadiren hareket ettirirlerdi. Üstelik ben kendi arabamın üzerine koyacaktım.

Murphy'ni bitmeyen yasalarından biri : iyi bir yanlis yapmanin her zaman bir yolu vardir…

Arabanın üzerine tuvalet kağıdı ile birlikte konulan tohumlar sıcağında etkisiyle hızla kurumaya başladılar. Başlarında beklemenin anlamı yoktu eve döndüm ve unuttum.
Akşam aklım başıma geldi, benim yaşımda birisi için epeyce hızlı bir şekilde otoparka gittim. Evet oradaydılar , kurumuşlardı hatta fazlaca kuruyup kahverengi olmuşlardı . Terminolojide bunun bir aşama ilerisine odun kömürü deniyordu.

Kısacası vazgeçmedim ve pazardaki köylüye - umarım sözünü tutar - tohum siparişi verdim.

Bunlarda Datçalı Pembeler



Alınacak ders: Moralinizi asla bozmayın mutlaka bir çözüm yolu vardır.

Pembe düşünün pembeyle kalın









.

20 Eylül 2007 Perşembe

direnen pembe

Sevgili Pembe Domates Dostları,

İlk yazı olduğu için kusuruma bakmazsınız umarım. Benim pembe serüvenim gazetede bir haber okumakla başladı.

Gönderdiğim e-posta sonucu küçük bir paket pembe tohumu sahibi olunca yetiştireceğim pembelerin hangi kısmını tohuma bırakacağımı , hangi kısmını yiyeceğimizi , hatta yiyemediğimiz kısmı ne yapacağımızı hesaplamaya başladım. Ne de olsa balkonda / saksıda olmaz denilen böğürtlen , ahududu, süs kabağı yetiştirmiştim. Hesaplayamadığım iklimin yapacağı sürprizdi.

Ekilen tohumlardan 8 tanesi hemen çimlendi. Büyük bir ihtimamla baktığım fideler sağlıklı , mutlu bir şekilde büyüyorlardı. Problem yoktu, olsada domatesle ilgili hasat yayıncılığın kitabından ne olduğunu anlar hemen müdahale ederdim.

Yaz tatili zamanı geldiğinde bir adet fideyi yanıma aldım , diğerlerini tarif edildiği şekilde 1/3 oranında doldurulmuş saksılara ektim ve yola çıktım.

Datça ya varınca hemen pembe fidesi toprakla buluştu. Evdekiler ise bakıcının ve sevgili yengemin şefkatli ellerinde emniyetteydiler. Üç hafta sonunda bahçeye diktiğim pembe yarım metreyi geçmiş çiçeklenme sinyalleri vermeye başlamıştı. Ne yazık ki onu komşumuza emanet edip İstanbul'a döndük.

Manzara felaketti gövde çürümesi hastalığına yakalanan pembeler saksılarında yana devrilmiş ve kurumaya başlamışlardı. Fazla düşünmeden nispeten sağlam görünen bir tanesini ayırıp diğerlerini hastalığı daha fazla yaymadan söküp attım.

Gövde çürümesi hastalığının geri dönüşü olmayan bir hastalık olduğunu ve hastalanan fidenin sonunda öleceğini bilmeme rağmen bir umut fideyi temizleyip yeni temiz bir toprakla boğazlama işlemini yaptım ve sanki yeni ekiyormuş gibi can suyu verdim. ( köklendirme için doğal hormonlar var ama kullanmak istemedim ) hafif bir köklenme 1 hafta içinde başladı , toprakla desteklenen gövde ise dik durmaya devam ediyordu. ( umudum olmadığı için fotoğraflamadım . Şimdi ise pişman oldum ) ikinci hafta sonunda son 1/3 ü de ekleyerek saksıyı tamamen doldurdum. Tüm bunlar 22 Temmuz - 10 Ağustos arasında gerçekleşti.

Pembe ölmemesine rağmen gelişmesini durdurdu. Ağustos sonuna kadar kök geliştirdi. Eylül başında yavaş yavaş yeni yapraklar vermeye başlamıştı ki 10 eylülde aniden çiçeklenme başladı.

18 Eylülde gövdenin ortasına gelen kısımda iki adet 2 - 3 cm çapında domates belirdi. O ana kadar müdahele etmediğim pembeye artık budama zamanı geldi diyerek daldım. Tüm fazla yaprakları budadıktan sonra bakın ortaya ne çıktı :))






Bu pembenin direnci bana bir ders de oldu; Hiç bir zaman mücadeleden vazgeçmeyin doğa bazen geri dönüşü olmayan hastalıkları bile yenebiliyor. Yeni yöntemler denemekten korkmayın. Eğer bir yöntem başarılı olduysa mutlaka fotoğraflayın ve paylaşın


15 Eylül 2007 Cumartesi

PDA-Gaziantep - II. Dönem Tohum Pembelerim...











Merhaba...

Temmuz ayında tohumlar çimlendikten ve fidelikteki fotoğraflarından sonra sizlere yeni fotoğraflar gönderemedim ve gelişmelerden sizleri haberdar edemedim. Malum yaz tatili araya girdiği için uzunca bir süre pembelerimden de ayrı kalmak zorunda kaldım. Fidelerim yaklaşık 15 gün hiç su veremediğim halde, susuzluğa dayanarak bana kendilerini ispatlamş oldular. Tatile giderken fideleri asıl yerlerine alalı henüz 1 hafta kadar olmuştu. Tatil dönüşü bayağı bir büyüdüklerini gördüm ve kurumadıkları için çok memnun oldum.

Tatilden döneli 10 gün kadar oldu ama fotoğraflarını ancak gönderebiliyorum. Bu 10 gün içinde de tekrar suyu alınca daha bir coşkulu açmaya başladılar. Bu akşamda kontrol sırasında tomurcukları görünce çok memnun oldum. Biraz geç ektiğim için bu sene aslında pek de ümitli değildim ama şu an "acaba domatesleri pembe olarak görmek de mümkün olacak mı?" diye düşünmeye başladım. Tek sorunum domateslerin etrafında uşuşan şimdilik az sayıdaki beyaz sinekler. İlaçlamak için bir türlü müsait olmadım. İnşaAllah pembelere ciddi zararlar vermeden ilaçlar ve sineklerden kurtulurum. Sorun tek pembelerde değil. Diğer çiçeklerde de beyaz sinek ve yaprak bitleri var. Tamamnını ilaçlamadan bir işe yaramayacağı için, uygun bir zaman bulup tamamnını ilaçlamam lazım.

Şimdilik Gaziantep 'ten ve benden bu kadar. Tomurcuklar biraz daha gelişsin, daha net fotoğraflar yollayacağım.

Herkese selamlar...
Gaziantep/Eyüp

9 Eylül 2007 Pazar

PDA-AYDIN, Feride DRAMALI Pembeleri



Gümüşhane'ye gitmeden pembelerim pembeleşti ama çok minikler....Onları artık babama emanet ediyorum... Son fotoğraflarımı sizinle paylaşmak istedim... Hepinize sevgi ve selamlar... Feride Dramalı

6 Eylül 2007 Perşembe

Yakacık Balkon Pembeleri

Sevgili Pembe Domates dostları,

Yakacık'ta balkonda domates yetiştirmenin bahçeye göre kimi dezavantajları var ama balkonda yetiştiren bizlerin de umutsuz olması için bir neden yok. Hem de bu yılın sıcağına rağmen...
Ben mayıs sonu gibi geç bir zamanda ektiğim tohumlardan Temmuz'dan itibaren ürün almaya başladım. Sekiz kök domatesim var. Doyumluk değil tadımlık olsa da olgunlaşan domateslerimizi kahvaltıda özenle paylaşıyor, tadını çıkararak yiyoruz.
Bulunduğum yer itibarıyle böcek, bit vb.haşere sorunum olmadı. Ancak bir resimde göreceğiniz gibi, iki üç domatesin altında yanık gibi bölgeler vardı. (Bunu Heybeliada pembelerinde de görmüştüm.) Bir de alt dallardaki yaprakların sararması sorunum oldu.
Mayıs fidelerimden fire vermedim sayılır. Ancak deneme amaçlı tepesini kopardığım bir domatesim kuruyacak gibi görünüyor. Domatesin üç dört dalda ürün vermesinden sonra tepesinin kırılması gerektiğini söyleyenler oluyor. Acaba bu yanlış bir bilgi mi? Benim domates bu yüzden mi küstü? Bilenler cevap verebilirse sevinirim.
Dikkatimi çeken bir şey ise, belki yanlışlıkla işe karıştırdığım pembeye benzemeyen domatesin içlerinden en hızlı gelişenleri olmasıydı.
Hepinize selam ve sevgiler.

Şefika

Temmuz: Çiçekler ve ilk meyveler göründü.
Ağustos: Kimi domateslerin altında böyle yanık izleri var:(
Ağustos: Bu şekil olarak pembeye pek benzemiyor ama en hamaratları...

Ağustos: Bu çok geç kızarmaya karar verdi.
Eylül: Bunlarsa hala kızarmaya çalışıyor...




5 Eylül 2007 Çarşamba

GÖLCÜK PEMBELERİ:


















































-Öküz kalbi (turban) bunlar Gölcük'ü çok sevdiler, küresel ısınma susuzluk pek te umurlarında olmadı hiç nazlanmadılar ...

Sevgili PDA dostları,
2007 sezonu hepimiz için sıkıntılı geçti küresel ısınma , kuraklık su kesintileri ,fidelerimizin kazaya uğraması vs derken ben ilk hasatımı yaptım hayırlısı ile :)) ekte birkaç resim yolluyorum becerebilirsem .

sayın Tansug ların birkaç tane denemem için yolladıkları turban tipi domatesleri çok sevdim tad ve verimlilik açısından tek kelime ile sUPERRRR.

pembelerim de oldu tabii ki bol bol tohum alıyorum ve çevremdeki arkadaşlara dağıtıyorum

geçen gün bir komşum öküz kalbi domateslerimi görmüş :)) bana ziraat mühendisi edası ile :çok fazla hormon vermişsin dedi :))))
tabi ben suçlu çocuk gibi yere baktım , onlar hormonlu değil organik desem bana bişey kalmazdı bahçede :))

evet arkadaşlar resimler herşeyi anlatıyor sanırım kiraz cheri den pembe domatese kadar birkaç çeşit yapmıştım turban lar gölcüğü çok sevdi boyları 2 metreye yakın oldu ve her kökten kocaman kocaman domatesler oldu diğer çeşitler malesef çok nazlandılar meyveleri de az sayıda ve istenen kalitede olmadı . seneye pembe ve turban haricinde domates ekmiyeceğim

beni pembe domatesle tanıştırdığınız için sağolasınız tansuglar .